BLOGGER TEMPLATES - TWITTER BACKGROUNDS »

7 Mart 2011 Pazartesi

A Quick One

Hala aynı kitabı okuyor olmamdan bu sıralar içinde bulunduğum hengameyi az çok çıkartabiliyosunuzdur sanırım. Yazamayalı da çok oldu, içim kıpır kıpır bir paragraf dahi olsun yazabilmek için. Fakat ancak 15 dk. çalabildim, o da dün karşılaştığım şu muhteşem fotoğrafları sizlerle de paylaşayım diye.

Let the force be with you.


1 Şubat 2011 Salı

Trajikomik

Geçenlerde bir yerel gazetenin iş arayanlar sütununda gördüğüm bir ilanı aynen aktarıyorum:


"50 yaşında, hiperaktif, çalışkan, yüksek tahsilli, 30 yıllık ehliyetli, çok işlerde yetenekliyim. Yatılı yatısız bekçilik, odacılık, yıkamacılık, kapıcılık dahil her işte çalışabilirim."

Günlerdir aklımdan çıkmıyo bu ilan. Üzerine öyle çok kafa yordum ki o an söyleye-bile-ceğim her şey anlamını yitirdi. Geriye bu iki cümle arasındaki kontrast farkı kaldı! Ben de hem sizlerle paylaşmak, hem de kayıt altına almak istedim. 50'ye ne kaldı ki şunun şurasında...


Quotes

"Zor koşullar altında yaşamaya uzun zaman mahkum kalanlar giderek özgürlük nosyonlarını yitirir, kendilerini başkalarının merhametine teslim edilmiş biçareler gibi görür, otoritenin buyruklarını yasal ve zorunlu sanarlar."


Gulliver'in Gezileri'nin yazarı Jonathan Swift'in İrlanda halkına atfen 1724'te kaleme aldığı Drapier Mektupları'ndan

17 Ocak 2011 Pazartesi

Quotes

Hiç dikkat ettiniz mi? Çay ile kahvenin can sıkıntısıyla ilişkileri çok farklı! Çay sıkıntıyı çekilir kılıyor. Üst üste çay içerek tatlı tatlı sıkılmaya devam edebilirsiniz ama kahve can sıkıntısıyla sanki kavgalı. Keyif seviyor kahve. Ya da sıkılmayı bir yana bırakıp çalışmamızı istiyor. Çalışırken kahvenin eşliğine diyecek yok!

***
İnsan kahveyle kendini, çayla dünyayı seviyor.

Haşmet Babaoğlu