BLOGGER TEMPLATES - TWITTER BACKGROUNDS »

21 Mayıs 2010 Cuma

Rakıname

İçerdeyken bir köşeyazısında okumuş ve hasretle anmıştım milli içeceğimizi :)

içmesini bilene
zevk-u sefadır.
içmeyi bilmeyene
cevr-ü cefadır rakı.

bir münasip miktarı
muhabbet anahtarı
kaçırırsan ayarı
can'a ezadır rakı.

ne dert kalır, ne keder,
içeni mes'ut eder.
içebilirsen eğer
ruhu ciladır rakı.

ham ervahsan yanaşma
arif'sen ondan şaşma,
iç ama, haddi aşma
ferahfezadır rakı.

yarattığı ahengi,
ne saz verir ne çengi,
terbiyenin mihengi
dense sezadır rakı.

beyaz peynir, domates,
yanına bir kavun kes,
çiğ köfteyle ne enfes
bir iptiladır rakı.

biraz tuzlu leblebi,
kadehin billur leb'i,
dudakları öpmeli,
yoksa hebadır rakı.

ehli kemal olana
zevkle hem'hal olana,
sohbette tad bulana,
yar'ı vefadır rakı.

misten ala kokusu,
ana sütü gibi su,
şu ki sözün doğrusu
müstesna ma'dır rakı.

dost bezminde sohbette
neşe-i muhabbette
her manevi lezzete
bir vasıtadır rakı.

nükte, cinas anlayan
ahengi-i bezm'e uyan,
içip zırvalamayan,
işte o'nadır rakı.

eşek içince zırlar,
köpek içerse hırlar
kedi içse tırmalar,
insanlar'adır rakı.

al kadehi eline,
dokun gönül teline,
muhabbet alemine,
bir merhabadır rakı.

adabı, erkanı var,
zamanı mekanı var,
kimin ki iz'anı var,
ona şifadır rakı.

gönül dargınlarına,
vefa kırgınlarına,
hayat yorgunlarına,
haza devadır rakı.

mirkelamoğlu der ki:
had bilmezsen eğer ki,
öyle rüsva eder ki,
başa beladır rakı.

Necip Mirkelamoğlu